“Rab’bin Ruhu üzerimdedir. Çünkü O beni yoksullara Müjde’yi iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak ve Rab’bin lütuf yılını ilan etmek için beni gönderdi.” (Luk. 4:18–19) Keder bizi daima başkalarına doğru dışarı dönmek yerine, kendi içimize dönmeye ayartır. Derin bir şekilde kederlenen herkes tam olarak ne demek istediğimi…
Ne Mutlu… Şimdi… Yaslı Olanlara!
“Ne mutlu yaslı olanlara…” (Mat. 5:4) “Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar…” (Luk. 6:21) Kutsal Kitap günaha düşmüş, bozulmuş dünyamızdaki yaşam hakkında dürüsttür. İsa günaha düşmüş dünya üzerimize yıkıldığında neler olduğunu açık sözlü ve dolaysız bir şekilde ifade eder. Kendisini takip edenlerin yas tutmayacakları gibi uydurma bir şey söylemez. Yas için canhıraş dövünme, ağıt yakma, feryat…
Teselli Edileceksiniz
“Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler.” (Mat. 5:4) “Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar! Çünkü güleceksiniz.” (Luk. 6:21) Luka’nın Dağdaki Vaaz anlatısına başlama şekline bayılıyorum: “İsa, gözlerini öğrencilerine çevirerek şöyle dedi…” (Luk. 6:20). Müjde kitapları çoğu kez İsa Mesih’in gözlerini öğrencilerine, kabalalığa ya da tarlalara çevirdiğini ifade eder. O’nun bakışı içe işleyen bir bakıştır….
Çobanlı Koyunlar
İsa bütün kent ve köyleri dolaşarak havralarda öğretiyor, göksel egemenliğin Müjdesi’ni duyuruyor, her hastalığı, her illeti iyileştiriyordu. Kalabalıkları görünce onlara acıdı. Çünkü çobansız koyunlar gibi şaşkın ve perişandılar. (Mat. 9:35-36) Ağabeyim beş ay kanserle mücadele ettikten sonra daha yeni vefat etmişti. Ailemiz onun bakımevindeki yatağının etrafında toplandığı zaman Kutsal Kitap’ı çıkarıp 23. Mezmur’u okumaya hazırlanıyordum….
En Büyük Kayıp
Celile’de bir araya geldiklerinde İsa onlara, “İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek” dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler. (Mat. 17:22–23) Martin Luther kederli Hristiyanlara hizmet ederken acıların iki “düzeyini” düşündürerek onlara yardımcı oldu. Birinci düzey bize neler olduğunu –hayatın acılı kayıplarını ve çarmıhlarını– içerir. Acıların birinci düzeyinde, dünya düşmüştür ve sık…
Düşme Korkusu
Yükseklik korkusu her zaman rakımla ilgili değildir. Tim Keller’ın açıkladığı gibi, “Bir kişi ne kadar yükseğe çıkarsa, korkunç bir düşüş olasılığı da o denli artar çünkü şimdi kaybedecek çok şey vardır. Bernard Madoff, 65 milyar dolarlık saadet zinciri kurduğu için 150 yıl hapis cezasına mahkûm edildiği zaman, herkesin önünde gururunu suçlu buldu. Geçmişte, bir yıl…
Talita Kumi!
Çocuğun elini tutarak ona, “Talita kumi!” dedi. Bu söz, “Kızım, sana söylüyorum, kalk” demektir. On iki yaşında olan kız hemen ayağa kalktı, yürümeye başladı. Oradakileri derin bir şaşkınlık aldı. (Mar. 5:41–42) Bir kız ölmüştür. “Arkadaşlar”, Eyüp’ün danışmanları gibi öğüt verirler: “Tanrı’yı kederinle rahatsız etme, Yair! Kızın öldü. Artık çok geç” (bkz. Mar. 5:35). Umudu yitirmek,…
Beklemenin Zorluğu
Beklemek zordur! Trafikte tampon tampona değecek şekilde sıralanmalar, market kasalarında ağır ağır akan kuyruklar, doktor muayenehanesindeki bekleme odası – hiç kimse beklemekten hoşlanmaz. Çocuklarımız bizim yüreklerimizden geçirdiğimiz şeyi yüksek sesle ortaya koyar: “Hâlâ gelmedik mi?!” Ne var ki, günaha düşmüş bir dünyada Tanrı’ya güvenmek, beklemeyi içerir. İbrahim, Tanrı’nın çocuk vaadinin gerçekleşmesi için yirmi beş yıl…
Anıt Dikme
Ertesi sabah Samuel Saul’la görüşmek için erkenden kalktı. Saul’un Karmel Kenti’ne gittiğini, orada kendisine bir anıt diktikten sonra aşağı inip Gilgal’a döndüğünü öğrendi… Samuel konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kendini önemsiz saydığın halde, sen İsrail oymaklarının önderi olmadın mı? RAB seni İsrail’e kral meshetti.” (1.Sa. 15:12, 17) Saul’da bir “ufak büyük adam” kompleksi vardı. İsrail’in yeni atanmış…
Meşgul, Meşgul, Meşgul
Haddinden fazla sorumluluk üstlendiğiniz oldu mu hiç? Pek çok işe daldınız mı? Yakın zamanda bir arkadaşım iş yerinde yaşadığı stresten söz etti. Her zaman çok çalışmış, projeleri tamamlamış ve iş yerinde saygıyla karşılanmış. Ancak patronu son zamanlarda o kadar çok şey ister olmuş ki, uykuları kaçmaya başlamış; eve sigortaları atmak üzere geliyor, ufak tefek konuları…