“Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler.” (Mat. 5:4)
“Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar! Çünkü güleceksiniz.” (Luk. 6:21)
Luka’nın Dağdaki Vaaz anlatısına başlama şekline bayılıyorum: “İsa, gözlerini öğrencilerine çevirerek şöyle dedi…” (Luk. 6:20). Müjde kitapları çoğu kez İsa Mesih’in gözlerini öğrencilerine, kabalalığa ya da tarlalara çevirdiğini ifade eder. O’nun bakışı içe işleyen bir bakıştır. İsa insanları tanıyor ve anlıyor (bkz. Yu. 2:24-25). O’nun bakışı aynı zamanda şefkatli
bir bakıştır. İsa bizim acımızı derinden, içten ve yakından anlıyor. Dün gördüğümüz gibi, İsa Mesih bizlere dürüst gözlerle, kayıplarımızla ve kederimizle ilgilenen, yumuşak bir yürekle bakıyor.
Ancak İsa, öykünün sonunu biliyor. Bu nedenle hayatınıza derinden bakarken sadece şimdiki acılarınızı değil, gelecekteki sevincinizi de görüyor. İsa bugün sizlere bakarken, O’nun şimdiki geçici öykünüze sonsuz
gerçeğiyle seslendiğini işitin. “Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler” (Mat. 5:4). “Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar! Çünkü güleceksiniz” (Luk. 6:21).
Gülmek sadece bir kıkırdama değildir. Gülmek derinden gelen bir kahkahadır! Bütün bedenin, hem bedenin hem de ruhun gülmesidir. Kontrol edilemeyen, bulaşıcı bir sevincin taşkınlığıdır. Habakkuk 3:18’deki sevinçten coşmadır.
Peki ama neden güleceğiz? Tanrı yasımızı nasıl memnuniyete çevirir? İsa Mesih şöyle açıklıyor: “O gün sevinin, coşkuyla zıplayın! Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür” (Luk. 6:23). İsa şimdiki dünyasal öykümüzle içtenlikle yüzleşmemiz ve bunu yaparken, aynı zamanda gelecekteki sonsuz öykümüzü (“Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür”) hatırlamamız için bizi
teşvik ediyor.
Teselli Eden Tanrı
Kederimiz, acılarımız, kayıplarımız, yaralarımız, reddedilmemiz, zulmümüz ve hastalığımız içerisinde sonsuz bakış açısına tutunabiliyor muyuz? Gökler bugün nasıl bir fark yaratıyor? Gelecekteki ödülümüz nasıl bir fark yaratıyor? Sonsuza dek teselli edilip sevinçle kahkaha atacağımıza gerçekten inanmamız şu anki yasımızı ve ağlayışımızı bugün nasıl etkileyebilir?
İsa Mesih’in öğrettiği şeyi, Pavlus yaşıyor: “Kardeşlerim, Asya İli’nde çektiğimiz sıkıntılardan habersiz kalmanızı istemiyoruz. Dayanabileceğimizden çok ağır bir yük altındaydık. Öyle ki, yaşamaktan bile umudumuzu kesmiştik. Ölüme mahkûm olduğumuzu içimizde hissettik. Ama bu, kendimize değil, ölüleri dirilten Tanrı’ya güvenmemiz için oldu” (2.Ko.
1:8-9).
Pavlus hiçbir şey olmamış gibi davranmadı. Hayatla dürüstçe yüzleşti. Yaşamaktan bile umudu kesmiş ve ölüme mahkûm olduğunu hissetmişti. Ancak Pavlus hayat buradaki hayatından ibaretmiş gibi davranmadı! Tabut deneyimleriyle yüzleşmekle kalmayıp, geleceğin umudunu bugün yaşayabilmek için ölüleri dirilten Tanrı’yı tabutuna davet etti.
Ölüleri dirilten Tanrı sayesinde, gelecek olan o günde yumuşak huylular dünyayı miras alacak, açlar doyurulacak, merhametli olanlar merhamet bulacak, temiz yürekliler Tanrı’yı görecek. İsa, sizi yasınıza ve ağlayışınıza, ölüleri dirilten Tanrınız’ın bütün ağlayışınızı sonsuz gülüşe çevireceği geleceğin merceğinden bakmaya davet ediyor.
Düşünün: Sonsuza dek teselli edilecek ve derinden bir kahkahayla güleceksiniz. Geleceğin bu gerçekliği, şimdiki yasınız ve ağlayışınız içerisinde sizi bugün nasıl etkiliyor?
Düşünün: Pavlus tabut deneyimleriyle yüzleşirken aynı anda boş mezarı kutlamayı, yani ölümle yüzleşirken Diriliş ve Yaşam’a sarılmayı biliyordu. Bugün ölüm cezasına mahkûm olduğunuzu hissetseniz dahi ölüleri dirilten Tanrınıza sarılmanız nasıl olurdu?
Yazar: BOB KELLEMEN