“Ne mutlu yaslı olanlara…” (Mat. 5:4)
“Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar…” (Luk. 6:21)
Kutsal Kitap günaha düşmüş, bozulmuş dünyamızdaki yaşam hakkında dürüsttür. İsa günaha düşmüş dünya üzerimize yıkıldığında neler olduğunu açık sözlü ve dolaysız bir şekilde ifade eder. Kendisini takip edenlerin yas tutmayacakları gibi uydurma bir şey söylemez. Yas için canhıraş dövünme, ağıt yakma, feryat etme, boğucu bir kederle, içler acısı bir üzüntüyle dolma anlamına gelen güçlü bir sözcük seçer.
Ancak İsa orada kalmaz. Luka 6:21’deki paralel anlatıda İsa şöyle der: “Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar! Çünkü güleceksiniz.” Ağlama sözcüğünün Grekçesi, özellikle kaybın ve ölümün yasını tutarken kederle haykırmayı ifade etmektedir. Cenazelerde duyduğumuz hıçkırıkla ağlayışları düşünün.
Bunlar günaha düşmüş dünyamızdaki hayatla ilgili olarak Dağdaki Vaaz’ın iki dürüst sözüdür. Buna benzer diğer sözleri de dikkate alın: Zulüm göreceğiz, hakarete uğrayacağız, iftiraya maruz kalacağız, yoksulluk, açlık çekeceğiz, nefret edileceğiz, dışlanacağız ve kötülükle suçlanacağız (bkz. Matta 5 ve Luka 6). İsa asla hoş ve boş vaatler vermedi. İsa size kederlenmeniz, yas tutmanız, ağlamanız, feryat etmeniz ve acı çekmeniz için izin veriyor.
Kayıplar karşısındaki tipik tepkileri incelemiş olanlar, keder yolculuğunun ilk yaygın adımının inkâr olduğuna dikkat etmişlerdir. Hiçbir şey olmamış gibi yaparız. Yaşadığımız şok karşısında hiçbir şey olmamış gibi, hiçbir şey kalkanlarımızı delip bizi yaralayamaz gibi davranırız.
Kutsal Kitap inkârdan içtenliğe geçiş yapmamızı, kendimize, birbirimize ve Tanrı’ya karşı bozulmuş dünyamız hakkında dürüst olmamızı buyurur. Şükran mezmurlarından daha çok ağıt mezmurlarının olmasının nedeni budur. Tanrı kendi çocuklarını, acımız ve ıstırabımız hakkında kendisiyle katıksız bir dürüstlüğe davet eder.
Ne mutlu yaslı olanlara!
Luka’nın Dağdaki Vaaz anlatısı, kayıplarımızın geçici doğasına vurgu yapar. “Ne mutlu size, şimdi açlık çekenler! Çünkü doyurulacaksınız. Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar! Çünkü güleceksiniz” (Luk. 6:21). Acımızın “şimdiliğini” onurlandırmamız önemlidir. Mesih’te acı çeken kardeşlerimize yönelik hizmetimizde bu özellikle geçerlidir. Tanrı’nın her durumda iyilik için etkin olduğunu ifade eden Romalılar 8:28’e koşmayı severiz. Pavlus’un Romalılar 8:28’e gelmeden önce acılardan, anlamsızlıktan, yozlaşmadan, inlemeden, zayıflıktan ve sızlamadan söz ettiği on bir ayete dikkat çekmek ilginç ve eğiticidir (bkz. Rom. 8:17-27).
Pavlus kederle ilgili olarak hem/ve yaklaşımına örnek oluşturur. Şimdi, kederin içindeyken, acı çekmek normaldir. Kederlenmemiz ve inlememiz için Tanrı’nın iznine sahibiz. Arkadaşlarımızın kederine, Tanrı’nın zamanına ve onların hızına uygun bir şekilde ortak olduktan sonra, onları şifa veren umut yolculuğuna yönlendirebilir, acıların ve kayıpların içerisinde dahi umut sahibi olabileceğimizi iletiriz.
Elbette ne Matta 5:4 ne de Luka 6:21 yasla ya da ağlayışla biter. Tanrı’nın Sözü bizi asla umutsuzluğun tabutunda bırakmaz. Bunun yerine, Kutsal Yazılar bizi tabut deneyimleriyle dürüstçe yüzleşmeye ve ardından diriliş umudunun Tanrısı’na bakmaya çağırır.
Düşünün: Kimse sizinle oturup kederinize ortak olmadan aceleyle şifa umuduna koşturdu mu? Bu size nasıl hissettirdi? Onların sizin kederinize ortak olamamaları, sizin dürüstçe kederlenmenizi nasıl etkiledi?
Harekete Geçin: Bugün yaşadığınız kederi ifade eden bir ağıt mezmuru yazmayı düşünün. 13. ya da 88. Mezmur’u kişiselleştirerek yazmanızın yararı olabilir.
Yazar: BOB KELLEMEN