Celile’de bir araya geldiklerinde İsa onlara, “İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek” dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler. (Mat. 17:22–23)
Martin Luther kederli Hristiyanlara hizmet ederken acıların iki “düzeyini” düşündürerek onlara yardımcı oldu. Birinci düzey bize neler olduğunu –hayatın acılı kayıplarını ve çarmıhlarını– içerir. Acıların birinci düzeyinde, dünya düşmüştür ve sık sık üzerimize yıkılır.
Sanki bu yeterince kötü değilmiş gibi, acıların ikinci düzeyi daha kötüdür. Bizim içimizde neler olduğunu –Tanrı’nın iyiliğinden kuşkulanma ayartısını, Tanrı’nın Mesih’te kim olduğunu gözden kaçırdığımız için umudumuzu yitirme ayartısını– içerir. Kayıpların en büyüğü, ruhsal görüşümüzün kaybına yol açan, Tanrı’nın iyi yüreğine olan imanımızı kaybetmektir. Acıların ikinci düzeyinde, dünya bir bataklıktır ve zihinlerimizi batırır.
İsa Mesih, Olacakları Önceden Bildirdi
İsa Mesih öğrencilerini hazırlamak için ölümünü ve dirilişini birkaç kez bildirdi. Öğrenciler buna karşılık acının iki düzeyini yaşadılar. Bugünkü okuma notlarımızda birinci tepki düzeyini görüyoruz: “Öğrenciler buna çok kederlendiler” (23. ayet). Mesih’in yaklaşan çarmıhının şok edici haberi yüreklerini dertlendirdi ve ruhlarını derinden kedere boğdu. Hiçbirimiz bundan farklı bir tepki gösteremezdik.
Ancak tepkileri orada kalmadı. Matta’nın ikinci acı düzeyine ilişkin anlatısını düşünün: “Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim’e gitmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı. Bunun üzerine Petrus O’nu bir kenara çekip azarlamaya başladı.
‘Tanrı korusun, ya Rab! Senin başına asla böyle bir şey gelmeyecek!’ dedi. Ama İsa Petrus’a dönüp, ‘Çekil önümden, Şeytan!’ dedi, ‘Bana engel oluyorsun. Düşüncelerin Tanrı’ya değil, insana özgüdür’” (Mat. 16:21-23).
Düşünün. Petrus, İsa’yı azarlıyor! Bir yandan O’na “Rab” diyor, diğer yandan hizmetçisi gibi davranıyor: “Tanrı korusun, ya Rab! Senin başına asla böyle bir şey gelmeyecek.” Petrus kederinin içerisinde kiminle konuştuğunu gözden kaçırıyor.
En yüce Ruh Hekimi olan İsa, Petrus’un ruhsal körlüğünü ve bunun nihai kaynağını teşhis ediyor. Petrus, İsa’nın Baba tarafından günahlarımıza karşılık ölmesi için gönderilen acı çeken Kurtarıcı olduğu gerçeğini gözden kaçırıyor. Ancak İsa’nın şifa veren Kurtarıcı, güçlendiren Kurtarıcı ve zaferli Kurtarıcı olduğu gerçeğini de gözden kaçırıyor.
Petrus’un İsa’nın çarmıhıyla ilgili kederi, onu Mesih’in dirilişinin yüceliğine karşı körleştiriyor! Petrus böyle bir şeyin olmayacağını söylerken Mesih’in dirilişinin de olmayacağını ifade ediyor!
Petrus’u suçlama modasına uymadan önce, kendimize karşı dürüst olalım. Kederimiz bizi kolaylıkla Tanrı’nın yüceliğine karşı körleştirebilir. Kayıplarımız Mesih’in dirilişinin gücünü kolaylıkla gözden kaybetmemize neden olabilir.
Düşünün: Siz de Petrus gibi Mesih’in dirilişinin gücünü gözden kaçırma suçunu ne zaman işlediniz?
Düşünün: Bugün hangi “birinci düzey acısıyla” kederleniyorsunuz? Şeytan sizi hangi şekillerde “ikinci düzey acıyla” –Tanrı’nın iyi yüreğini ve Mesih’in dirilişinin gücünü gözden kaçırmakla– ayartıyor?
Düşünün: “Ama üçüncü gün dirilecek” ifadesini göz önünde tutmak, bugün yolunuzu nasıl aydınlatabilir?
Yazar: BOB KELLEMEN