“Seni ulusların gözlerini açmak… için gönderiyorum. Öyle ki… günahlarının affına kavuşsunlar.” (Elçilerin İşleri 26:17-18)
Bu ayet İsa Mesih’in bir öğrencisinin Yeni Antlaşma’nın tümünde verdiği en öz mesajdır.
Tanrı’nın bol lütfu şu sözlerle özetlenir, “…günahlarının affına kavuşsunlar…” Kişi, imanlı yaşamında başarısızlığa uğrarsa, bu genellikle hiçbir şeye kavuşmamış olmasından kaynaklanır. Bir kişinin kurtulmuş olduğunun tek belirtisi İsa Mesih’ten bir şey almış olmasıdır. Tanrı için çalışan işçiler olarak görevimiz insanların gözlerini açmaktır öyle ki karanlıktan ışığa dönsünler. Ancak bu kurtuluş değildir, sadece tövbedir, yani insanın uykusundan uyanma çabası.
Sözde Hristiyan olan kimselerin çoğunluğunun böyle olduğunu söylersem sanırım abartmış olmam. Bunların gözleri açılmıştır, ama henüz hiçbir şeye kavuşmamışlardır. Tövbe yeniden doğuş değildir. Günümüz öğretişinde ihmal edilen bir gerçektir bu. Kişi yeniden doğduğunda, yeniden doğuşun Her Şeye Egemen Tanrı’dan bir armağan olduğunu ve kendi kararlarından kaynaklanmadığını bilir. İnsanlar yeminler edebilir, vaatler verebilir ve Tanrı’yı izleme konusunda kararlı olabilirler, ama bunlardan hiçbiri kurtuluş değildir. Kurtuluş, İsa Mesih’in yetkisiyle Tanrı’dan bir şey alabileceğimiz yere getirilmemiz anlamına gelir, bu da günahların bağışlanmasıdır.
Ancak bundan sonra Tanrı’nın ikinci büyük lütuf eylemi gerçekleşir: “…günahlardan arınmış kişiler arasında bir mirasa sahip olmak….” Günahlardan arındırılma söz konusu olduğunda, yeniden doğmuş kişi tüm haklarını bilinçli olarak İsa Mesih’e devreder ve kendisini Tanrı’nın insanlara sunduğu hizmetle özdeşleştirir.
Yazar: OSWALD CHAMBERS
Bu makaleyi sesli olarak buradan dinleyebilirsiniz.