İsa ona şu karşılığı verdi: “‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı’nın ağzından çıkan her sözle yaşar’ diye yazılmıştır.” (Mat. 4:4)
İsa hizmetine otuz yaşında başladı ama çoğumuzun hayatımızın işine başlamayı seçeceği şekilde ya da yerde başlamadı. “Bundan sonra İsa, İblis tarafından denenmek üzere Ruh aracılığıyla çöle götürüldü” (Mat. 4:1). Tek başına, açlık çekerek ve İblis tarafından denenerek geçen 40 gün. Boşluğa düşmek için sağlam bir reçete!
Yeni bir işe başladığınızı, yeni bir hizmete atıldığınızı, yeni bir kente taşındığınızı ya da yeni bir aile kurduğunuzu hayal edin. Şimdi de etrafta kimseyi bulamadığınızda, görünürde hiçbir sağlayış olmadığında, gün ve gün ayartıcı, kulaklarınıza “Tanrı bütün bunlara izin verdiği ve kesinlikle güvenilir olmadığı için sen kendine güven” diye fısıldadığında, beklentilerinizin nasıl paramparça olduğunu hayal edin!
Beklentilerimiz parçalandığı zaman, boşluğumuzda, kederimizde, açlığımızda ve yalnızlığımızda nereye döneriz? İsa şöyle yanıt veriyor: “‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı’nın ağzından çıkan her sözle yaşar’ diye yazılmıştır” (Mat. 4:4).
Yalnız ekmekle yaşamamak neye benzer? İsa bunu bize yalnız öğretmekle kalmıyor; örnek teşkil ediyor. Dört Müjde kitabı boyunca, ayartıların ortasında, yalnızlıkta, açlıkta, acılarda, reddedilmede, kayıplarda ve kederde, İsa yalnızca Tanrı’yla yaşıyor. Bakıp öğrenelim.
Sabah çok erkenden, ortalık henüz ağarmadan İsa kalktı, evden çıkıp ıssız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı. (Mar. 1:35)
Halkı gönderdikten sonra dua etmek için tek başına dağa çıktı. Akşam olurken orada yalnızdı. (Mat. 14:23)
Onları uğurladıktan sonra, dua etmek için dağa çıktı. (Mar. 6:46)
İsa bir yerde dua ediyordu. Duasını bitirince öğrencilerinden biri, “Ya Rab” dedi, “Yahya’nın kendi öğrencilerine öğrettiği gibi sen de bize dua etmesini öğret.” (Luk. 11:1)
İsa bunları söyledikten sonra, gözlerini gökyüzüne kaldırıp şöyle dedi: “Baba, saat geldi. Oğlun’u yücelt ki, Oğul da seni yüceltsin.” (Yu. 17:1)
İsa’nın Babası’yla İlişkisi
İsa, hayatının ritmi içerisinde sürekli ve düzenli olarak Babası’yla yakın ilişkisi aracılığıyla ruhunu besledi. Çöldeki denenmesi sırasında bizlere öğrettiği gibi, İsa Tanrı’yla her an konuşarak, kendi öğrettiği yolda yürüyordu.
Kederimizde en büyük ayartılardan biri kendi içimize dönmektir. Bunun yerine Tanrı, bizi yukarıya, kendisine dönmeye çağırıyor. Hayatımız batarken, bakış açımız daralır ve Tanrı sonradan akla gelen bir düşünce olabilir. İsa, Tanrı’yı her düşünce haline getirmenin örneğini veriyor. Kederimizin boşluğu içerisinde, Babamız bizi ruhumuzun açlığını sınırsız
şekilde tatmin eden paydaşlığıyla beslemek için çağrıda bulunmaktadır.
Düşünün: Tanrı, Yeremya 2:13’te şöyle demektedir: “Çünkü halkım iki kötülük yaptı: Beni, diri suların pınarını bıraktı, kendilerine sarnıçlar, su tutmayan çatlak sarnıçlar kazdılar.” Kederinizin boşluğu içerisinde, hangi çatlak sarnıçlarla ruhunuzu doyurmaya ayartıldınız?
Harekete Geçin: Kederinizin boşluğunda, yaşam sularının pınarı olan Tanrı’yla ruhunuzu doyurarak İsa’yı nasıl örnek alabilirsiniz? Bugün biraz zaman ayırıp sessiz bir yere çekilerek Tanrı’nın Sözü üzerinde düşünmeye ve sizi dinleyen Babanıza dua etmeye ne dersiniz?
Yazar: BOB KELLEMEN