İsa Marta’yı, kız kardeşini ve Lazar’ı severdi. Bu nedenle, Lazar’ın hasta olduğunu duyunca bulunduğu yerde iki gün daha kaldı. (Yu. 11:5-6)
Bunun üzerine İsa açıkça, “Lazar öldü” dedi. “İman edesiniz diye, orada bulunmadığıma sizin için seviniyorum. Şimdi onun yanına gidelim.” (Yu. 11:14-15)
“Neden?” Kayıplarla karşılaştığımızda hepimizin sorduğu tek sözcüklü, akıldan çıkmayan sorudur bu. İsa, keder ve Müjde hakkındaki en etkileyici metinlerden birinde –Yuhanna 11 ve Lazar’ın öyküsü– Tanrı’nın neden kayıplara izin verdiğini tam olarak açıklar: “İman edesiniz diye” (Yu. 11:15).
Bizim okumak istediğimiz şey şudur: “İsa Marta’yı, kız kardeşini ve Lazar’ı severdi. Onları sevdiği için Lazar’ın hasta olduğunu duyunca mucizevi olarak kendini onların evine nakledip Lazar’ı iyileştirdi.”
Bunun yerine, İsa öğrencilerine Lazar’ın “uyuduğunu” söyledi (11. ayet). Onlar Lazar’ın kestirdiğini sandılar. Oysa O öldüğünü söylüyordu! Bunun üzerine İsa edebi ifadeyi bırakarak onlara açıkça “Lazar öldü” dedi. Bundan sonra söylediği şeyse kafa karıştırıcıydı: “Orada bulunmadığıma sizin adınıza seviniyorum.”
Öğrenciler hayrete düşmüş olmalılar: “Ne? Lazar’ı kurtarmak için orada olmadığına seviniyor musun? O’nun ölmesine izin verdiğin için memnun musun? Biz kederlendiğimiz, Lazar’ın kız kardeşleri de perişan durumda olduğu için memnun musun? Senin ölümden nefret ettiğini ve yaşam getirmek için geldiğini sanıyordum. Ölüm kazanırsa, bunun kime ne yararı var?”
İsa Mesih, üç sözcüklü bir yanıt veriyor: “İman edesiniz diye.” O’nun yanıtı 4. ve 10. günde incelediğimiz metni, yani 2. Korintliler 1:8-9’u hatırlatıyor. Anımsadınız mı? Pavlus ölüme mahkûm olduğunu hissetmiş, yaşamaktan umudunu kesmişti. Tanrı neden Pavlus’un hayatında böyle bir şeye izin verdi? O’nun kendisine değil, ölüleri dirilten Tanrı’ya güvenmesi için.
Tanrı’nın Seçtiği İlaç
Tanrı Pavlus’un durumunda ve ruhunda bu sıkıntıya neden izin verdi? Tanrı neden Lazar’ın ölmesine izin verdi? Çünkü bizim için en iyisinin ne olduğunu biliyor. Bizim için en kötüsünün ne olduğunu da biliyor. Bu da kendimize inanmak, kendi gücümüze ve kudretimize bel bağlamaktır.
Ölüm bizi sınırlarımızın sonuna getirir. Bizim ne kadar sınırlı ve muhtaç olduğumuzu gösterir. Ölüm kendimize olan mutlak güvenimizi kırmak için Tanrı’nın seçtiği ilaçtır.
Bu nedenle İsa, Lazar’ın hasta olduğunu işittiği zaman iki gün daha bulunduğu yerde kaldı. Öğrencilerine, Meryem’e, Marta’ya, Lazar’a ve bizlere hizmet etmek için yapabileceği en sevgiyle dolu eylem, Lazar’ın ölmesine izin vermekti. Onlar umut ipleri olan Mesih’e sarılmak için kendi iplerinin sonuna gelmeliydiler. Tıpkı Çağların Kayası’na sarılmamız için dibe vurmamızın gerektiği gibi.
Düşünün: İpinizin sonuna gelmemek için hangi şekillerde savaş veriyorsunuz? Kendinize güvenmeyi bırakarak Mesih’in umut ipine sarılmak ve Çağların Kayası’na dönmek neye benzerdi?
Düşünün: Kayıplarınıza dönüp bakın. Geçmişe dört dörtlük, keskin bir ruhsal bakışla baktığınızda, kaybınızın nihai ruhsal
yararınıza katkısı ne oldu? İman gözleriyle baktığınızda, İsa’nın sizi sevdiğinden ve sizin için en iyisini bildiğinden dolayı kaybınıza izin verdiğine dair ne gibi kanıtlar görüyorsunuz?