“ ‘Bunun için iman ediyoruz.’ İsa onlara, ‘Şimdi iman ediyor musunuz?’ diye karşılık verdi.” (Yuhanna 16:30-31)
Şimdi iman ediyoruz…” Ama İsa soruyor: “…Şimdi iman ediyor musunuz?… İşte,… beni yalnız bırakacağınız saat geliyor…” (16:31-32). Emek veren birçok Hıristiyan, İsa Mesih’i yalnız bıraktı, ama yine de görev bilinci taşımaksızın veya kendi sezgilerinin sonucu olarak bir ihtiyaç hissettiklerinden dolayı hizmet etmeye çalıştı. Aslında bunun sebebi, İsa’nın diriliş yaşamının bizde eksikliğidir.
Canımız kendi dinsel anlayışımıza dayanarak Tanrı’yla samimi bir ilişkiden uzaklaşmıştır (bkz. Süleyman’ın Özdeyişleri 3:5-6). Bu açıkça görünen bir günah değildir ve bununla birlikte gelen bir ceza yoktur. Fakat kişi kendisindeki İsa Mesih anlayışını nasıl engellediğini fark ettiğinde ve kendi hayatında belirsizliklere, üzüntülere ve zorluklara sebep olduğunda, dönüşü utanç ve pişmanlıktır.
İsa’nın yaşamındaki dirilişe, şu ankinden daha etkili bir şekilde bağlı kalmalıyız. Kararlarımızı kendi kafamıza göre alıp ondan sonra bu kararları bereketlemesini istemek yerine, sürekli olarak her şeyde O’nun öğüdünü alma alışkanlığını edinmeliyiz. Tanrı, kendi başımıza aldığımız kararları bereketleyemez; bu O’nun doğasına aykırıdır ve bu kararlar gerçeklikten uzaktır. Bir şeyi görev bilincinden uzak olarak yaparsak, İsa Mesih’le rekabet içerisinde olan bir standarda göre yaşamaya çalışmış oluruz.
Her durumda ne yapılması gerektiğini bildiğini sanan kibirli, haddini bilmez bir kişi olup çıkıveririz. İsa’nın yaşamındaki dirilişi tahtta oturtmak yerine, görev bilincimizi hayatımızın tahtına geçiririz. Bize vicdanın veya görev bilincinin “ışığında yürümemiz” buyrulmadı, “Ama O ışıkta olduğu gibi bizim de ışıkta yürümemiz” buyruldu (1.Yuhanna 1:7). Görev bilincinin dışına çıkarak bir şey yaptığımızda, bunu neden yaptığımızı insanlara açıklamak kolaydır, ama bir şeyi Rab’be itaat çerçevesi dışına çıkarak yaptığımızda bunun açıklaması yoktur – adı itaatsizliktir. Bir imanlının kolayca yanlış anlaşılmasının ve gülünç duruma düşmesinin sebebi bundandır.
Yazar: OSWALD CHAMBERS
Bu makaleyi sesli olarak buradan dinleyebilirsiniz.