“Doğruluğunuzu insanların gözü önünde gösteriş amacıyla sergilemekten kaçının. Yoksa göklerdeki Babanız’dan ödül alamazsınız. Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.” (Mat. 6:1–4)
Görmezden gelinmek hoş değildir. İster iş yerindeki bir terfide hakir görülelim, istersek de spor takımına kabul edilen en son kişi olalım, görmezden gelinmek kendimizi değersiz hissetmemize neden olur. Önem özleminin bir örneği sosyal medyamızda görülebilir. Tıpkı bir balıkçı gibi, internetin sularına düşünceler, fotolar ve kişisel başarılar atarak “beğeni”
yakalamayı ya da takipçi kazanmayı umarız. Ne kadar çok izleyicimiz ve beğenimiz olursa, kendimizi o kadar önemli hissederiz. Sonuç olarak önemimizi ve kimliğimizi geçerli kılmak için başkalarına bakarız. Os Guinness’in açıkladığı gibi, “İnternet çağı… benlik ve selfie çağıdır. Dünya kendilerini beğenmiş insanlarla doludur. Böyle bir çağda, ‘durum güncelliyorum, öyleyse varım’” Sorun şu ki, başka insanlara bu şekilde bakmak bizi onların düşüncelerine köle eder.
Buna alternatif olarak, İsa farklı bir yaklaşıma dayanan özgürlüğü sunuyor. İnsan övgüsünün peşine düşmek yerine, ödülümüz olarak Tanrı övgüsünün peşine düşmeliyiz. Bu şekilde yaşayan insanlar, neler yaptıklarını ilan etme ihtiyacı duymazlar ve alacakları (veya almayacakları) tepkiyi düşünmeden başkalarının yararı için kendilerinden fedakârlıkta
bulunurlar. Başkaları tarafından görülme kaygısından o denli özgürdürler ki, sol ellerinin yaptığını sağ elleri bilmez (bkz. Mat. 6:3).
Gizlice Yapılanı Gören Babanız Sizi Ödüllendirecek!
Tanınmayan özveri duruşu dünyaya anlamsız gelir. Bir kişi neden hiç uğruna başkalarına yardımcı olma zahmetine girsin? Tanınmak varken neden iyi işleri gizlice yapasınız? Çünkü “gizlice yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir” (4. ayet). Hristiyanlar dönek insan övgüsü yerine daha büyük ödülü arzulamalıdırlar. Tanrı’nın gizlide olduğunu bildiğimiz için O’nun gizlice yapılanları gördüğünü de biliriz. Dünya bizi görmezden gelebilir, başkaları yüreğimizi görmeyebilir ve özverimiz takdirsiz kalabilir ama Tanrı görmekte ve ödül vaat etmektedir. Bu gerçek, bizi başkalarının düşüncelerine köle olmaktan kurtararak kendimizi sevinçle sunmamızı sağlar.
Düşünün: Kendi reklamımızı bariz bir şekilde yapacak kadar cesur olmayabiliriz ama bunu daha sinsice yapabiliriz. Örneğin sahte alçakgönüllülük (“Ah, ben işe yaramam”) iltifat avcılığı için sessiz bir yol olabilir (“Hayır! Sen harikasın!”). Kendinizi başkalarının gözünde yüceltmek için ne gibi ayartılarla karşılaşıyorsunuz?
Harekete Geçin: İsa’nın gelecekteki ödül vaadine güvenimizi göstermemizin bir yolu düşkün olanlarla, yani bizim imajımızı geliştirmeyen ama yine de Tanrı’nın benzerliğinde yaratıldıkları için değerli olan kişilerle irtibatta olmaktır (bkz. Rom. 12:16). Böyle bir imanın eylemi olarak, başkalarının görmezden gelebildiği ama sizin sevip hizmet edebileceğiniz kim var? Tanrı’nın sizi gördüğü ve ödüllendireceği inancıyla gizlice hangi cömertlik, hizmet ya da erdem eyleminde bulunabilirsiniz?
Yazar: ZACH SCHLEGEL