Ey Tanrı, yokla beni, tanı yüreğimi. Sına beni, öğren kaygılarımı. Bak, seni gücendiren bir yönüm var mı; öncülük et bana sonsuz yaşam yolunda! (Mez. 139:23–24)
İçebakışın nasıl bir şey olduğunu bir düşünün. Biraz içebakış sağlıklıdır. Aynaya bakarak Tanrı’ya ve başkalarına yönelik sevgimizi ve günahla savaşımızı değerlendiririz. Ancak kendimiz hakkında çok fazla düşünürsek, hayata kendimizi merkezde görerek bakarız. Kendimizi saplantı yapmak, insan korkusuna götüren köprüdür. Kendimizi merkeze koyarsak, insanları hizmet etmemiz gereken kişiler olarak görmeyi de bırakırız. Bunun yerine şöyle sorarız: “Benim hakkımda neler düşünüyorlar? Benden hoşlanıyorlar mı? Bu ilişkinin bana nasıl yararı dokunur?”
Kutsal Kitap yüreğimizi korumamız (bkz. Özd. 4:23), imanda olup olmadığımızı sınamamız (bkz. 2.Ko. 13:5) ve Rab’bin Sofrası’nı almadan önce de kendimizi sınamamız (1.Ko. 11:28) için çağrıda bulunur. Kendimizi sınamak, Tanrı’ya güvenmemize yardımcı olur ve günahın aldatıcılığının yüreklerimizi katılaştırmasını engeller. Ancak bazen o kadar çok
içimize bakarız ki, kendimizi sınama aracı bir puta dönüşür. Başka bir deyişle, “iyi” olmak için Tanrı’ya bağımlı olmak yerine kendimizle ilgili bilgimize bağımlı hale geliriz.
Ey Tanrı, Sına Beni!
139. Mezmur’un anlamamıza yardımcı olabileceği bir şey de budur. Sizin üzerinizde uzman olan kişi sizi yaratan (13-15. ayetler) ve her zaman sizinle birlikte olan Tanrı’dır (7-12. ayetler). Sonuç olarak, yüreğinizden geçen her şeyi bilmenin yükünü taşımak zorunda değilsiniz. Evet, yüreğinizi koruyun ve kendinizi sınamak için vakit ayırın ama sizi mükemmel bir şekilde tanıyan Tanrı’ya teslim olun – ve dinlenin. Her şeyi bilen bir ilah olmaya çalışmak yerine, Kral Davut gibi dua edin: “Ey Tanrı, yokla beni, tanı yüreğimi! Sına beni, öğren kaygılarımı!” Ardından, sizi tanıyan, seven ve size sonsuz yaşam yolunda öncülük eden Tanrı’ya güvenin.
Düşünün: Güvenilir bir dostumuzdan ya da aile üyesinden yardım istediğimizde, kaygılanmayı bırakırız. Çünkü o kişinin yeterli ve güvenilir olduğunu, bizi sevdiğini biliriz. Bizler Kral Davut gibi Tanrı’nın yüreklerimizi yoklamasını ve bize öncülük etmesini istediğimizde, ne kadar da çok dua edip dinlenebilmemiz gerekir? Bu tür dualar Tanrı’yı isteğimizi yerine getirmeye mecbur etmez ama Hristiyanlar olarak bize her şeye gücü yeten, mükemmel derecede güvenilir olan ve bizi hayal edebileceğimizden daha fazla seven diri Tanrı’yla ilişkide olduğumuzu hatırlatır (bkz. Ef. 3:18- 19). Tanrı’nın sizi, kör noktalarınızı size göstermek için halkını ve sözünü kullanacak ve size doğru yönde öncülük edecek kadar çok
sevdiğine güveniyor musunuz?
Harekete Geçin: İç dünyanıza haddinden fazla bakma riskiniz var mı? Eğer varsa, bundan sonra o tehlikeye düşme noktasına geldiğinizde muayene masasından kalkın ve şöyle sorun: “Etrafımdaki insanlara nasıl hizmet edebilirim? Bugün onların hangi ihtiyaçlarıyla ilgilenebilirim?” Başkalarıyla ilgilenmek için attığınız bu pratik adım, Tanrı’nın size sonsuz yaşam yolunda öncülük ettiğine dair güveninizin bir ilanı olabilir.
Yazar: ZACH SCHLEGEL