Petrus ile Zebedi’nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye, ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı. Onlara, “Ölesiye kederliyim” dedi. “Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun…” Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus’a, “Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!” dedi. (Mat. 26:37–38, 40)
Dün İsa’yla Getsemani’deki üç günümüzün ilk günüydü ve O’nun kutsal kederi örnek olarak gösterdiğine tanık olduk. Bugün O’nun başkalarına kutsal bir şekilde ihtiyaç duyma noktasında örnek olmasına tanık olacağız. Zaman zaman, Hristiyan dünyası duyguların ve kederin kötü ve zayıf bir şey olduğunu ifade eder. İsa bu yanlış düşünceyi ortadan kaldırır. Başka zamanlarda, Hristiyan dünyası başkalarına muhtaç olmanın kötü, zayıf ve hatta günahlı bir şey olduğunu ifade eder. İsa bu yanlış düşünceyi de ortadan kaldırır.
Başlangıçta Tanrı bizi başkalarına yönelik kutsal bir ihtiyaçla yarattı. “[RAB Tanrı], ‘Adem’in yalnız kalması iyi değil’ dedi, ‘Ona uygun bir yardımcı yaratacağım’” (Yar. 2:18). Günahsız Adem, evrenin kusursuz Tanrısı’yla kusursuz cennet bahçesinde kusursuz bir ilişkiye sahipti. Buna rağmen Tanrı, Adem’in insan refakatine yönelik derin bir ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Dolayısıyla İsa’nın Getsemani bahçesine Petrus’u ve Zebedi’nin iki oğlunu almasına şaşmamak gerekir. İsa yalnızca yiyecek, içecek, giysi, barınak ve uykuya değil, insan paydaşlığına da ihtiyaç duyuyordu. Bunu zihninize kaydedin. İsa’nın bu üç adama ihtiyacı vardı…
“Petrus ile Zebedi’nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye, ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı.” Bu iki sözcük (yanına aldı) kederli olan herkes için bir slogan olmalıdır. Elbette başkalarından uzakta, yüreğimizde kendi başımıza, sadece Tanrı’yla baş başa kederlendiğimiz zamanlar vardır. Ancak bu zamanlar, başkalarıyla kederlendiğimiz ve yanımıza başkalarını aldığımız zamanlarla çevrelenmelidir. Tanrı bizi tek başımıza kederlenmemiz için tasarlamamıştır. Tanrı halkını sevinenlerle sevinmeye, ağlayanlarla ağlamaya çağırıyor (Rom. 12:15). Tanrı bedeni şöyle tasarlamıştır: “…Üyeler birbirini eşit biçimde gözetsin. Bir üye acı çekerse, bütün üyeler birlikte acı çeker; bir üye yüceltilirse, bütün üyeler birlikte sevinir” (1.Ko.12:24-26).
Uyanık Durun
İsa kutsal hayal kırıklığı için de örnek oluşturur. Petrus’a ve Zebedi’nin iki oğluna kendisiyle birlikte uyanık durmalarını söylemişti. Onların kendisiyle birlikte duygusal gözcü olarak durmalarına ihtiyacı vardı. Ancak onlar duygusal yönden arazi oldular. Bu, İsa’yı hayal kırıklığına uğrattı. “Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus’a, ‘Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!’ dedi” (Mat. 26:40). Duygusal hayal kırıklığını duyabiliyor musunuz? Duygusal yorgunluğu hissedebiliyor musunuz? İsa sert bir tepki vermedi ama kendisini boşa çıkardıkları gerçeğini de küçümsemedi veya inkâr etmedi.
Daha önce, paylaşılan kederin katlanılabilen keder olduğunu söylemiştik. Keder tabutumuza birlikte tırmanma konusunda tablolar ortaya koymuştuk. İsa kendisinin keder tabutuna öğrencilerinin tırmanmasını arzuluyordu ama onlar nöbetlerinde uyuya kaldılar. Bu da, İsa’yı yaraladı.
Düşünün: Başkalarına kutsal bir ihtiyaç duyduğunuzu düşünün. Tabutunuza, yani keder yolculuğunuza kimleri davet etmeye ihtiyaç duyarsınız?
Düşünün: Kutsal hayal kırıklığını düşünün. Keder nöbetine sizinle katılmayarak sizi hayal kırıklığına uğratan kim oldu? Bu kişinin sizinle birlikte uyanık kalmasına ihtiyaç duyduğunuzu nasıl sevgiyle ifade edebilirsiniz?
Yazar: BOB KELLEMEN