443 kez okundu.Sevgili kardeşler, size yalvarırım, cana karşı savaşan benliğin tutkularından kaçının. Çünkü bu dünyada yabancı ve konuksunuz.
(1. Petrus 2:11)
Eğer bu makaleyi okuyorsanız, muhtemelen bir savaşın ortasında olduğunuz içindir. İblis’in savaşıdır bu ve onun silahları öfke, nefret, yalan, bencillik, hile, kafa karışıklığı, imansızlık ve putperestliktir. Sizin durumunuzda, silahı pornografidir. Zaman içerisinde yasak olan şeylere bakar, -tık, tık, tık- tıklarsınız. Adeta mıknatısa tutulmuş gibi çekildiğinizi hissedersiniz. Bundan nefret edersiniz ama daha çok istersiniz. Utanç duyarsınız ve Tanrı’nın affını bulmakta güçlük çekersiniz. Arzularınız çığırından çıkar. Daha çok köleleşirsiniz. Sizin en önde gelen savaşınıza dönüşür bu. Hristiyan savaşının sahası yüreğinizdir. Bu savaşta kafaları kesen ve başka bir ülkenin egemen topraklarını işgal eden teröristler yoktur. Memleketinizin altını oyan iki taraflı bir ajan yoktur. Bu sizin ruhunuza karşı olan bir savaştır ve barış antlaşması yoktur.
Tanrı yüreğiniz için kıskançlık duyar ve bu sahayı İblis’e teslim edecek değildir (Yer. 31:33). Petrus, o günlerdeki Hristiyanlara günahlı doğanın tutkularından kaçınmalarını söyledi. İmansızların Tanrısaymaz alışkanlıkları ve gelenekleriyle kuşatılmış olan Hristiyanların, yabancılar ve konuklar gibi yaşamaları gerekirdi. Buraya ait değillerdi ve yaşam tarzları farklı görünmeliydi. Aynı şey sizin için de geçerlidir. Bu dünya eviniz değildir ve pornografi ve mastürbasyon gibi bu dünyanın yıkıcı eylemleri, Hristiyan olarak size yabancı gelmelidir. Ama ne yazık ki öyle değildirler.
Umut Var!
Bir savaşın amacı nedir? Düşmanı yok etmektir. Benliğinizin bencil tutkuları savaş içindedir, resmen ruhunuzu mahvetmeye çalışmaktadır. Korkutucu, değil mi? İçinizdeki savaş Kutsal Ruh’la günahlı benliğiniz arasındadır. Bilgisayar ekranına bakıyorsunuz, kışkırtıcı bir görüntü size bakıyor ve benliğiniz köpürüyor: “Daha çok istiyorum.” “Evet, bu iyi
hissettiriyor.” “Birazcık daha.” “Bir an için gerçeği unut ve tadını çıkar.” “Tanrı beni affeder.” Tık, tık, tık. Daha çok alırsınız. Ama her tıklamayla, her bakışla, benliğin beslenen her arzusuyla birlikte benlik ruhunuza karşı
savaşır ve vicdanınız günahınızla dağlanır. Moral bozucu, değil mi? Ama umut var.
Bu kitabı elinize almış olmanız, savaşın henüz kaybedilmediğini gösteriyor. Hâlâ mücadele ediyorsunuz ve Tanrı sizin yanınızdadır. Ruhunuzda galip geldiğini iddia etmektedir. Unutmayın, Kutsal Yazılar şöyle diyor: “Tanrı içimize koyduğu ruhu kıskançlık derecesinde özler” (Yak. 4:5). Tanrı sizin için kıskançlık duyuyor. Kendi Ruhu’nu sizin içinize koydu ve sizin ruhunuzun kendisine sonsuzlar boyunca tapındığını görmeyi arzuluyor. Ruhunuza karşı olan savaşa hoş geldiniz. Bu sizi silahlarınızı kuşanmak ve Tanrı’nın bu savaşta sizin yanınızda omuz omuza mücadele verdiğini hatırlatmak için yapılan çağrıdır (2.Ti. 4:16-18). Borazanı çalın ve başlayalım.
Düşünün: Pes ettiniz mi? Eğer durum buysa, Tanrı’nın sizin için özlemle kıskançlık duyduğunu bilmek size umut veriyor mu?
Unutmayın: Yalnız değilsiniz. Tanrı sizden vazgeçmiş değildir.
Düşünün: Pes etmek zorunda değilsiniz çünkü Mesih sizin yerinize öldü.
Harekete Geçin: Bu dünyada yabancı ve konuk olmanın sizin için ne anlama geldiğini birkaç cümleyle yazın.