Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, “Eli, Eli, lema şevaktani?” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı. (Mat. 27:46)
İsa yüksek sesle, “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!” diye seslendi. Bunu söyledikten sonra son nefesini verdi. (Luk. 23:46)
Sonsuzluk boyunca en akıldan çıkmayan sözler: “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?”
Dönüp dolaşıp başlangıç noktasına döndük. İsa’yla yolculuğumuza, O’nun Baba’yla sonsuza dek bir olduğunu söyleyerek başlamıştık. “Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı…” Şimdiyse Söz’ün Tanrı’yla birlikte olmadığını görüyoruz. Söz, Tanrı tarafından terk edilmiştir.
Tanrı nasıl Tanrı’yı terk edebilir?
İsa gibi, Tanrı tarafından terk edildiğimizi hissettiğimiz zaman nasıl karşılık veririz?
Nasıl karşılık veririz? İsa gibi, gırtlaktan gelen dürüst bir çığlıkla karşılık veririz. Bizim sormaya korktuğumuz ama İsa’nın ve mezmur yazarlarının cesaretle ve savunmasız bir şekilde seslendirdiği soruyu sorarız. “Ne zamana dek, ya RAB, sonsuza dek mi beni unutacaksın? Ne zamana dek yüzünü benden gizleyeceksin? Ne zamana dek içimde tasa, yüreğimde hep keder olacak?” (Mez. 13:1-2).
Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?
Umutsuzluğumuzun içerisinde, mezmur yazarının Mezmur 22:1-2’de yaptığı gibi ağıt yakarız: “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin? Niçin bana yardım etmekten, haykırışıma kulak vermekten uzak duruyorsun? Ey Tanrım, gündüz sesleniyorum, yanıt vermiyorsun; gece sesleniyorum, yine rahat yok bana.”
Kafa karışıklığımızın içerisinde, Asaf ve yazdığı “Ruhun Karanlık Gecesi Mezmuru” gibi ağıt yakarız (88:15-18): “Düşkünüm, gençliğimden beri ölümle burun burunayım. Dehşetlerinin altında tükendim. Şiddetli gazabın üzerimden geçti, saçtığın dehşet beni yedi bitirdi. Bütün gün su gibi kuşattılar beni, çevremi tümüyle sardılar. Eşi dostu benden uzaklaştırdın. Tek dostum karanlık kaldı.”
Acı çeken Kurtarıcımız’ın çarmıhtaki son sözleri, Tanrı tarafından terk edilmekle son bulmuyor. Hayır. Kurtarıcımız’ın yüksek sesle, “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!” diye bağırdığını duyuyoruz. İşte o anda son nefesini veriyor.
İsa her saniyeyi Babası’yla geçirerek yaşadı. Teologlar buna Coram Deo derler. Bu, Tanrı’nın huzurunda yüz yüze yaşamaktır. İsa tarafından terk edildiğini hissettiği zaman Babası’nın arkasından konuşmadı; Babasına seslendi ve O’nunla konuştu. İsa eve gitmeye hazır olduğunda Tanrı hakkında konuşmadı; sadece Tanrı’ya seslendi, O’na teslim oldu ve O’na güvendi.
Çarmıhın öyküsü, Tanrı’nın Tanrı’yı terk etmesiyle son bulmuyor. Çarmıhın öyküsü, Oğul Tanrı’nın Baba Tanrı’ya tutunmasıyla ve Baba’nın Oğlu’nu kabul etmesiyle son buluyor.
Düşünün: Kederinizi Babanız’a bugün Coram Deo olarak, yüz yüze getirebilir misiniz? İsa gibi siz de Tanrı’ya, O’nun tarafından terk edildiğinize dair duygularınız hakkında dürüst olabilir misiniz? Sizin Tanrı tarafından terk edildiğinizi ifade eden ağıt mezmurunuz nasıl olurdu?
Düşünün: Keder öykünüz, Tanrı tarafından terk edilmekle son bulmak zorunda değildir. Tanrı’nın güvenilirliğine tutunmanızla devam edebilir. Bugün acınız ve umutsuzluğunuz içerisinde, “Baba, ruhumu ellerine teslim ediyorum” demeniz ne anlama gelir?
Yazar: BOB KELLEMEN