İsa kentin kapısına tam yaklaştığı sırada, dul annesinin tek oğlu olan bir adamın cenazesi kaldırılıyordu. Kent halkından büyük bir kalabalık da kadınla birlikteydi. Rab kadını görünce ona acıdı. (Luk. 7:12–13)
Zihninizde canlandırın. Hayatın Yaratıcısı, Nain kentinin kapısına yaklaşıyor. “Bir adamın cenazesi kaldırılıyordu” (Luk. 7:12). Orada böyle bir şey olmaması gerekirdi. Ölüm davetsiz bir misafirdir. Bir istilacıdır. Ancak Yaratıcı hareket halindedir ve karşı saldırıya geçmek üzeredir. Seyretmeye devam edin.
Ölü adam “annesinin tek oğluydu.” Esasen kadının “biricik oğluydu.” İsa bunu anlayabilirdi! Kadın sadece çocuksuz değil, kocasız da kalmıştı; “duldu.” Luka’nın, “Rab’bin kadını görünce ona acıdığını” belirtmesine şaşmamak gerek (Luk. 7:13).
Doktor Luka, acıma sözcüğü için anatomi ve fizyoloji dünyasından gelen bir sözcük seçiyor. İç organlara işaret eden bir kelime olarak, “acımayla dolu bağırsak” anlamındaki bir ifadeyi kullanıyor. Hissiyatın karnınızı alt üst edecek kadar derin olduğunu hayal edin. Kişinin bedeninden, canından, ruhundan, yüreğinden, zihninden, iradesinden hislerinden ve duygularından, yani tüm varlığının en derinlerinden kaynaklanan bir acıma söz konusudur. Müjde yazarları, bu terimi İsa’yla ilgili olarak on kereden fazla kullanıyorlar.
Her şeyi unutsanız dahi bunu hatırlayın. Siz acı çekerken İsa size sınırsız, tutkulu ve eşsiz bir acıma duyuyor. Bu acıma O’nu harekete geçirip müdahaleye yönlendiriyor.
Hazır olun. Rab harekete geçmek üzeredir.
“[İsa] yaklaşıp cenaze sedyesine dokununca sedyeyi taşıyanlar durdu. ‘Delikanlı’ dedi, ‘Sana söylüyorum, kalk!’ Ölü doğrulup oturdu ve konuşmaya başladı. İsa onu annesine geri verdi. Herkesi bir korku almıştı. ‘Aramızda büyük bir peygamber ortaya çıktı!’ ve ‘Tanrı, halkının yardımına geldi!’ diyerek Tanrı’yı yüceltmeye başladılar (Luk. 7:14-16)
Zihninizde tekrar canlandırın. İsa acımayla hareket ederek sedyeye yaklaşıyor ve dokunuyor. Herkesin nutku tutuluyor ve ölü gibi donup kalıyorlar. İsa, Lazar’a yaptığı gibi genç adama “Sana söylüyorum, kalk!” diye buyruk veriyor. Bundan sonra olanlar içinize nüfuz etsin. Ölü adam doğrulup oturuyor. Ölü oğul konuşmaya başlıyor.
Luka Grekçede İsa’nın, kadının biricik oğlunu ona geri verdiğini söylüyor. Kaybolmuş olan şimdi bulunmuştur. Ölü olan geri dönmüştür.
Bazen bu hayatta ölü şeyler dirilir. Zulmeden kişi af diler. Kaybolan oğul eve döner. Sizi kötüye kullanan kişi teslim olur ve bağışlanmak için yalvarır. Bazen de kaybolanlar yeryüzünde geri dönmez ama bir gün bütün gözyaşlarının, kederin, ağlayışın, yasın ve ıstırabın alınıp götürüleceğine, kayıp ve ölü olanların geri getirilip yaşama kavuşturulacağına dair
vaadimiz var.
Bir gün her şeyin düzeleceğinden emin olabiliriz çünkü Yaratıcı kendi halkını ziyaret etmiştir. Grekçe yine burada da önemlidir. Ziyaret etmenin tam anlamı “ilgilenmektir.” Tanrı halkını ziyaret ederek, insan bedeni alıp bizimle birlikte olarak bizimle ilgilenmiştir. Tümüyle şefkatli ve her şeye gücü yeten Yaratıcı bizi ziyaret ettiğinde her şey değişmeye başlar. İlkbaharın Narnia’ya dönmesine benzer. Müjde kitaplarındaki her diriliş, İsa’nın hareket halinde olduğunu gösteren, önceden tattığımız bir vaadin işaretidir!
Düşünün: Bu gerçeği bugün yanınızda taşıyın: Acı çekerken dahi Rab size sınırsız, tutkulu ve eşsiz bir acıma duymaktadır.
Düşünün: İsa hareket halindedir. İlkbahar gelmiştir. Umudun bugün yüreğinizde köklenmesine ve tomurcuklanmaya başlamasına nasıl izin verebilirsiniz?
Yazar: BOB KELLEMEN