Kardeşinden nefret eden katildir. Hiçbir katilin sonsuz yaşama sahip olmadığını bilirsiniz. (1.Yu. 3:15)
4. gün, öfkenin cinayetle ahlaki açıdan eşdeğer olduğunu ama İsa’nın, öfkeli yürekleri ve kötü sözleriyle Tanrı’nın huzurunda suçlu çıkanlara kurtuluş sunduğunu öğrendik.
Burada Elçi Yuhanna, Rab’bin öğretişini tekrarlıyor. Birisine karşı öf- kelenmeye benzer bir şekilde birisinden nefret etmek, o kişiyi katletmek- tir. İsa’nın sözleriyle elçisi Yuhanna’nın sözlerini birleştirdiğimizde, öfke ve nefret sözcüklerinin eş anlamlı olduğunu görürüz. Nefret, tıpkı öfke gibi içsel cinayettir ve o da yargıyı hak etmektedir. Hem nefretimizde hem de öfkemizde, daha sonra göreceğimiz gibi, öfkelendiğimiz kişiye karşı Tanrı’yı ve yargıcı oynarız. Zihnimizde belki o kişinin derhal yaşamımız- dan yok olmasını dilemesek de, yolumuzdan çekilmesini dileriz.
Eğer Tanrı’nın sadece öfkenin dışsal ifadelerini yasakladığını sanıyor- sak, İsa ve Yuhanna bizi düzeltmektedir. Yüreği, yani inançlarımızı, ni- yetlerimizi, tutumlarımızı ve eğilimlerimizi görmezden gelen her görüş Kutsal Kitap Hristiyanlığından eksik kalır. İnsanlar dış görünüşe bakar- lar; oysa Tanrı yüreği yargılar.
Bugünkü ayet, öfkeyle ve hatta nefretle mücadele ediyorsanız, Hristiyan olmadığınızı söylüyor mu? Hayır. Elçi Yuhanna nefret duygularının ya da öfkeli ifadelerin zaman zaman kendini göstermesinden söz etmiyor. Hiçbirimizin günahsız olmadığını biliyor (bkz. 1.Yu. 1:8, 10). Bunun yerine, iman kardeşimize karşı katı, inatçı, tövbesiz ve kasıtlı bir nefret tutumundan söz ediyor. Böyle bir tutum, Mesih’i takip edenlere Tanrı’nın Ruhu’nun verdiği yeniden doğuşa karşıttır. Böyle bir kişi sonsuz yaşama yabancıdır.
Sonsuz yaşama sahip olan bizlere ne demeli?
Nefretle dolu her düşüncenin, sözün, eylemin ya da arzunun, Tanrı’nın gözünde canice olduğunu kabul etmeliyiz. Günahımızı küçük göstermemeli, ona mazeret bulmamalı veya onu haklı çıkarmaya çalışmamalıyız. İmanlılar olarak günah işlediğimiz zaman bilinmeyen bir ilaha karşı değil, kendi Babamız’a, Oğlu’nu ve Ruhu’nu bize veren, bizi tümüyle ve sonsuzca seven Tanrı’ya karşı günah işlemiş oluyoruz. Bu anlamda, günahımız imansız birisi tarafından işlenen aynı günahtan görece daha kötüdür.
Bu da bizi merhamet için Mesih’e koşmaya davet eder. 1. Yuhanna’nın tanımladığı Müjde sağlayışını dinleyin: “Ama günahlarımızı itiraf eder- sek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötü- lükten arındıracaktır. Yavrularım, bunları size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ama içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa Mesih bizi Baba’nın önünde savunur. O günahlarımızı, yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır” (1.Yu. 1:9; 2:1-2).
Düşünün: Günahlı öfkenizi küçük gösteriyor, ona mazeret bulu- yor ya da onu haklı çıkarıyor musunuz? Bunu yaptığınız zaman, kötülük yapmak için vicdanını görmezden gelen ya da bahane bulan bir katil gibi yaşıyorsunuz.
Düşünün: Elçi Yuhanna, kurtulduklarını bilen kişilere güvence vermek için yazıyor. Onların gerçekten Mesih’e ait olduklarını onaylayacak kanıtlar sunuyor. 1. Yuhanna 5:13’ü okuyun ve mektupta daha önce yazdığı “bunların”, mektubun genel amacına uygun şekilde imanlılara nasıl güvence verdiğini düşünün. Ancak bugünkü ayetimiz, imanlı kardeşlerimize karşı nefretimizin, sonsuz yaşam hakkımızı sorguya çektiğini öne sürmektedir.
Harekete Geçin: Bir kişiye ya da duruma karşı hissettiğiniz öf- keli düşüncelerin her birini alın. Hem halihazırda hissettiğiniz düşünceleri hem de bugünkü durumların uyandırmasını beklediğiniz düşünceleri alın. Bunların her birini “canice bir düşünce”, layık oldukları şekilde isimlendirin ve Rab’be itiraf edin. Tanrı’nın taze bağışlamasını alın ve bir dahaki sefere kendinizi denetlemeniz için O’ndan yardım dileyin.
Yazar: ROBERT D. JONES