Kardeşlerim, birbirinizi yermeyin. Kardeşini yeren ya da yargılayan kişi, Yasa’yı yermiş ve yargılamış olur. Yasa’yı yargılarsan, Yasa’nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olursun. Oysa tek Yasa koyucu, tek Yargıç vardır; kurtarmaya da mahvetmeye de gücü yeten O’dur. Ya komşusunu yargılayan sen, kim oluyorsun? (Yak. 4:11–12)
Bugünkü metin, günahlı öfke hakkında keskin ve düşündürücü bir gerçeği açıklıyor: Özellikle öfkemizi bir kişiye iftira atarak ifade ediyorsak, Tanrı olmaya çalışıyoruz demektir.
Bir anlamda günahın her türlüsü Tanrı’yı oynamayı içerir. İlk günah- lı eylem, Adem ve Havva’nın Tanrı gibi olma arzularından kaynaklandı (bkz. Yar. 3:1-6). Cinayet Tanrı’nın hayat verme ve alma hakkını gasp eder. Hırsızlık, Tanrı’nın zenginliği kendi isteğine göre dağıtma hakkına el ko- yar. Cinsel günah, bedenlerimizi nasıl kullanmamız gerektiğini Tanrı’nın belirleme hakkına kafa tutar.
Peki ya öfke? Öfke, yargılayıcı tutumun bir biçimi olarak (algılanan kö- tülük karşısında olumsuz ahlaksal bir yargıda bulunmak) Tanrı’nın yargı- lama hakkını gasp etmektir.
Size yönelik öfkem, sizin nasıl hareket etmeniz gerektiğine dair zihnimde yasalar koymamla başlar.
- Benim telefonuma, e–postama ya da mesajıma güneş batmadan cevap verilecek.
- Her pazar beni kilise üyelerine yakışan şekilde selamlayacaksın.
- Hepsinden önemlisi, beni bütün yüreğinle, canınla, zihninle ve gücün- le, yani ben nasıl sevilmek istiyorsam, öyle seveceksin.
Sana taleplerimi bildirebilirim ya da bildirmeyebilirim. Ama benim yasamı çiğnersen, bunu bir yere not ederim. Suçunu sana bildirmek ya da kanıtlarımı açıklamak zorunda değilim. Her şekilde, senin aleyhinde hareket edecek esas tanık da baş savcı da benim. Hâkim de icra memuru da infaz memuru da benim. İşte böyle tokmağımı vurur, hükmümü ilan eder, cezanı keser ve adaletimi icra ederim.
Tabii ki sen bunun farkında olmayabilirsin ama her şekilde benim gazabımın altındasın.
Yasa Koyucu ve Yargıç
Elbette burada tanımladığım her rol, sadece Tanrı’ya aittir. “Tek bir Yasa Koyucu, tek bir Yargıç vardır.” “Kurtarmaya da mahvetmeye de gücü yeten” yalnızca ve yalnızca O’dur. Günahlı öfkeye kapıldığımda, Tanrı’yı oynuyorum demektir.
Tövbe neye benzemektedir? İnsanların üzerine yığdığınız kanunları kaldırın. Suçlamaları düşürün. Kişinin suçlarını Hristiyan sevgisinin örtüsüyle örtün. Bunları hesap defterinizden silin. Tokmağınızı bırakın, hâkim kürsünüzden inin ve cübbenizi çıkartın. O kişiyi cezalandırmayı reddedin. Bunun yerine, onu Mesih’e benzer sevgiyle sevin.
Tek Yasa Koyucu ve tek Yargıç olan Tanrı, kendi rolünden istifa etmemiş ve sizi de vekili olarak atamamıştır.
Düşünün: Öfkeyle hareket ettiğinizde hangi şekillerde Tanrı gibi davranıyorsunuz? Ailenizi, dostlarınızı, çalışma arkadaşlarınızı ya da kilise üyelerinizi yargılayabilmek için hangi şekillerde O’nu tahtından indirdiniz?
Düşünün: Ne kadar sıklıkla başkalarının nasıl davranması gerektiğine dair aklınızda yasa koyuyorsunuz? Hangi şekillerde onları sessizce suçluyor, çiğnedikleri yasaları kaydediyor, zihninizde davanızı sürdürüyor ve çabucak hüküm veriyorsunuz?
Harekete Geçin: Öfkeli olduğunuz kişileri tanımlayın ve Rab’bin huzurunda hemen duayla tövbe edin. Tanrıcılık oyununu bırakın, öfkelendiğiniz kişileri O’nun eline teslim edin ve onları Mesih’in sevgisine benzer bir sevgiyle sevin.
Yazar: ROBERT D. JONES