Düşünmeden söylenen sözler kılıç gibi keser; bilgelerin diliyse şifa verir. (Özd. 12:18)
Yumuşak yanıt gazabı yatıştırır,
oysa yaralayıcı söz öfkeyi alevlendirir. (Özd. 15:1)
Bilge kişiyle davası olan ahmak kızar, alay eder ve rahat vermez. (Özd. 29:9)
Bugünkü üç özdeyişimizin ortak bir noktası var. Hepsi öfkeyi Tanrı yoluna yakışmayan konuşmalarla ilişkilendirmektedir. Günahlı öfke, günahlı sözler doğurur ve günahlı sözler de daha çok günahlı öfkeye neden olur.
Süleyman’ın Özdeyişleri 12:18, konuşmanın iki türünü ve onların etkilerini karşılaştırır. Burada geçen düşünmeden teriminin özü, genellikle düşüncesizce yapılan konuşma anlamına gelse de, burada hedef aldığı kişiye verdiği doğrudan zarar nedeniyle öfkeli konuşmayı ima eder (bkz. Musa’nın öfkeli sözlerinden söz eden Mez. 106:33). Düşünmeden söylenen sözler, insanları kılıç darbeleri gibi yaralar.
Bir kişiyi sözlerle hedef aldığınız oldu mu? Belki zihninizde “Bunlar içimde kalmamalı” diye kendinizi haklı çıkardınız. Peki kimin iç dünyasını daha çok önemsiyorsunuz? Sizin iç dünyanızda kalmaması için hesapsızca söylenen sözler, başka bir kişinin iç dünyasını delip geçer. Keskin diller derin yaralar açar.
Bilgelik Sözleri
Düşünmeden söylenen sözlerin çaresi şifa veren bilgece sözlerdir. Teşvik eden, teselli eden ve başkalarına Tanrı’ya yaraşır bilgelik veren sözlerdir.
Süleyman’ın Özdeyişleri 15:1, hepimizin yaşadığı bir dinamiği onaylar. Farklı düşünceler içeren bir sohbette bulunuyoruz. Her iki taraf kendi görüşlerine değer veriyor ve inatla savunuyor. Sonra bir kişi kaba bir söz sarf ediyor. Seslerimiz yükseliyor. Tartışma alevleniyor ve bağrışmaya dönüşüyor. Kendi köşelerimize çekilebiliriz ama kavga çözümlenmemiş bir şekilde olduğu gibi kalmaktadır. Başka bir çözümlenmemiş kavganın üzerine başka bir güneş batıyor (bkz. Ef. 4:26-27).
Bu döngüye müdahale edip ateşi düşürecek olan şey nedir? Yumuşak, nazik bir yanıttır. Lütufla ve özdenetimle dolu bir yürekten dökülen sakin bir söz bir kavgayı hemen yatıştırabilir. Bir kişi yumuşak bir yanıtı seçtiği zaman, diğer kişi öfkeli yolu devam ettirmek yerine, esenlik yolunu izler. Yaralayıcı sözler öfkeyi uyandırır; yumuşak sözler onu yatıştırır.
Sonuncu ayet olan Süleyman’ın Özdeyişleri 29:9 temamızı devam ettiriyor. Ahmakla tartışmaya girmek işe yaramaz. Ahmakla ciddi bir ilişkisel konuya girdiğinizde ya öfkelenir ya da alay eder ve böylece tartışma da uzayıp gider.
Birisi sizi yanlışınızla yüzleştirdiğinde nasıl karşılık verirsiniz? Öfkeyle çıkışır mısınız yoksa yumuşak ve alçakgönüllü bir tutumla azarlamayı kabul mu edersiniz?
Bu üç ayetin ışığında, özellikle de sohbet gerginleştiği zaman, konuşmalarınız ne kadar bilge ve verimlidir? Bilgece ve iyileştirici sözler mi söylüyorsunuz, yoksa düşüncesiz kılıç darbeleri mi savuruyorsunuz? Yumuşak bir dille mi, yoksa yaralayıcı bir dille mi konuşuyorsunuz? Başkalarıyla farklılıklarınızı yapıcı şekillerde mi, yoksa öfkeli ve alaycı şekillerde mi tartışıyorsunuz?
Öfkeyle savaşınızda, Süleyman’ın Özdeyişleri’ndeki başka bir özdeyişin ifade ettiği gibi, “dil ölüme de götürebilir, yaşama da” (18:21).
Düşünün: Yukarıdaki Süleyman’ın Özdeyişleri 12:18 ve 15:1’le birlikte, benim Tanrı yoluna yaraşır konuşma hakkında en sevdiğim metin Efesliler 4:29’dur. Yukarıdaki üç ayetin ışığında bunun üzerinde düşünün ve hepsinin nasıl uyumlu bir şekilde işlev gördüğüne bakın.
Harekete Geçin: Bir sohbet gerginleşince veya harareti yükselince şu adımları atın: 1) Çenenizi kapayın. 2) Dua edin; bilgece karşılık vermek için Tanrı’dan yardım dileyin. 3) Sakin, lütufkâr ve kısa konuşun. 4) Tartışmayı kazanmak yerine ilişkisel sevgiye odaklanın.
Yazar: ROBERT D. JONES