Her durumda eldekiyle yetinmeyi öğrendim. Yoksulluk çekmeyi de bilirim, bolluk içinde yaşamayı da. İster tok ister aç, ister bolluk ister ihtiyaç içinde olayım, her durumda, her koşulda yaşamanın sırrını öğrendim. Beni güçlendirenin aracılığıyla her şeyi yapabilirim. (Flp. 4:11–13)
Daha önce gördüğümüz gibi, hoşumuza gitmeyen durumlara karşı yü- reklerimizde öfke uyanır. Bugün öfkenin yerine kuşanabileceğimiz başka bir şeye odaklanalım: Öfkelenmemiz için bizi ayartan tatsız durumlarda hoşnut olmayı öğrenmek.
Pavlus’un Filipililer’e yazmasının bir nedeni, ona gönderdikleri maddi armağan için teşekkür etmektir. 10. ayette, kendisiyle açıkça ilgilendikleri için Rab’de ne kadar sevindiğini anlatır. Ancak yukarıdaki metnimizde düşünce yapısını netleştirmek ister. İçinde bulunduğu koşullar ne olursa olsun, ister maddi ihtiyaç içerisinde isterse bollukta olsun, ister destek bul- sun isterse bulmasın, Pavlus halinden hoşnut olmayı öğrenmiştir.
Hoşnutluk nedir? Bizim durumumuz iyi olmasa da, Tanrı’nın iyi oldu- ğuna inanmaktır. İçsel tatmini yalnızca Tanrı’da ve bizim için sağladığı şeylerde bulmaktır. Her koşulda sahip olabileceğimiz Tanrı vergisi doy- gunluk, esenlik ve güvendir. Püriten vaiz Jeremiah Burrougsh’un ifade et- tiği gibi, “Her durumda Tanrı’nın bilge ve baba yüreğinden doğan tasarru- fa özgürce teslim olan ve bundan zevk alan o tatlı, içsel, sakin ve lütufkâr ruh halidir.”1
Bu ayetlerden umudumuzu genişleten bir gerçeği öğreniyoruz: Hoşnut- luğumuz kendi koşullarımıza bağımlı değildir. Bu, Tanrı’dan gelir. Pav- lus, 13. ayette Tanrı’ya işaret ediyor: “Bunların hepsini (eldekiyle yetinerek hoşnut olarak yaşamayı) O’nun aracılığıyla yapabilirim.” Ancak orada durmuyor. “Beni güçlendirenin aracılığıyla” diyor. Elçi, Tanrı’nın bu belir- li vasfını özellikle vurguluyor. Zor zamanlarla başa çıkabilmesi Tanrı’nın gücüne, yani O’nun “yardım gereksindiğimizde” (bkz. 3. günden İbr. 4:16) bizi güçlendiren lütfuna bağlıdır.
Bununla birlikte, hoşnutluk kendiliğinden gerçekleşmez. Öğrenilmesi gerekir. Pavlus bunu vurgulamak için öğrenmek teriminin farklı ama eş anlamlı iki Grekçe karşılığını kullanıyor. Hoşnutluğun gelişmesi bir sü- reçtir; bir Hristiyan olarak artan bir şekilde olgunlaşmanızın bir parça- sıdır.
Öfkeli tepkilerimizin büyük bir kısmı, birisi bize istemediğimiz bir şekilde davrandığında ya da koşullar arzularımıza uygun gelişmediğinde gerçekleşir. İşte bu noktada, yolun bu çatallı kısmında, öfkelenmeyi ya da hoşnut olmayı seçebiliriz.
Düşünün: İnsanlar hoşnutluğun resmi olarak gülümseyen, cıvıl- dayan bir bebeği hayal ederler ama oyuncağı elinden alındığında ya da kucakta oturmak isterken yere oturtulduğunda, bebeğin hoşnutluğu çabucak yok olur. Bunun yerine yaşlı, üşüyen ve kar- nı aç bir elçinin, zindanda oturup Kurtarıcısı’na ezgiler söyledi- ğini hayal edin. Pavlus’un en sevdiği oyuncağını elinden alın, İsa Mesih’te sevinmeye devam eder! İstemediği halde onu oturtun, sizin için dua eder! Elçi zorlu sıkıntılara rağmen hoşnut olma- yı öğrenmiştir. Sizi en iyi tanımlayan hoşnutluğun resmi nedir? Mutlu bir bebek mi, zindandaki bir elçi mi? Hangisine özlem du- yuyorsunuz?
Harekete Geçin: Tanrı’dan, ilişkileriniz ya da koşullarınız sizi öfkeyle ayarttığında, Pavlus’un öğrendiklerini öğrenmenize, yani “her durumda ve her koşulda” Tanrı’nın gücünün hoşnutluğunu öğrenmenize yardım etmesini isteyin.