Uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih’i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih’i kazanayım ve Kutsal Yasa’ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih’e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı’dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih’te bulunayım. (Filip. 3:8–9)
“Bunu söylediğime inanamıyorum.” “Bu şekilde davrandığım için kendime çok kızıyorum.” “Hangi akla hizmet o kararı verdim acaba?” Böyle şeyler söylediğiniz ya da düşündüğünüz oldu mu? Bunlar hükümleriniz, yaptığınız ya da yapmadığınız şeyler hakkındaki ahlaksal yargılarınızdır. Kendinize kızgınsınızdır.
Böyle bir şey gerçekleştiğinde neler oluyor? Belki günahınızın derinliğini kabullenip onu sahiplenmeyi veya Tanrı’nın bağışlamasının yüksekli- ğini kavrayıp ona kavuşmayı beceremiyorsunuz ya da buna istekli değilsi- niz. Belki yargı kürsüsüne çıktınız, Tanrı’nın yerine geçtiniz ve kendinizi, kendinizin (bağışlamayan) yargıcı ilan ettiniz.2 Belki de çok özendiğiniz bir arzunuzu gerçekleştiremediğiniz için pişmanlığınızı dışa vuruyor- sunuz. Daha farklı hareket etseydiniz, belki faydasını görürdünüz. Ama başarısızlığınız yüzünden kaybettiniz. Yanlış seçiminiz size pahalıya mal oldu. O zaman sizi yöneten arzular (bkz. Yak. 4:1) ve onlardan kaynakla- nan kararlar, şimdiki arzularınıza müdahale ediyor.
Ancak kendinize yönelik öfkenin başka bir muhtemel nedeni var ve metnimiz bundan söz ediyor. Belki kendi doğruluk standartlarınızı yer- leştirip bunlara göre yaşıyorsunuz. Belki kendi mükemmeliyetçiliğiniz- den kaynaklanan kanunlar icat ettiniz (“İyi anneler çocuklarına günde beş kitap okur”) ya da başkalarının size dayattığı standartları benimse- diniz (“Oğlum, bu işi mükemmel yapmalısın”). Gururla kendi kanununu- zu koydunuz ya da korkuyla başkasının kanununu kucakladınız. Öyle ya da böyle, sizin standartlarınız Tanrı’nın standartlarından daha yüksek ve daha farklıdır. Bunlara uymayı başaramadığınızda kendinizi yargılar ve öfkelenirsiniz.
Pavlus, yeni antlaşma altında olduğu halde artık Tanrı’nın yasası ol- mayan bir yasanın (onun durumunda, eski antlaşmanın, yani Musa’nın yasasının) altında yaşamanın tehlikesini anlıyordu. Bugünkü metinde, o yasanın altında yaşamak yerine artık farklı bir doğruluğu, Tanrı’dan gelen ve imana bağımlı olan doğruluğu takip ettiğini söylüyor. Kendinize yöne- lik öfke, kendinize ait standartları temel alan kendinize ait doğruluğu ta- kip etmenin sonucudur. Bunu başardığınız zaman, Pavlus’un bu bölümde daha önce yaptığı gibi gururla ve kendi kendinizi doğru görmekle kabarır- sınız. Başaramadığınız zamansa, kendinize öfkeyle saldırır ve depresyona batarsınız.
Asıl sorun sizin davranışınız değil, Kutsal Kitap’a uygun olmadığı halde benimsemeyi ve takip etmeyi seçtiğiniz yasadır. Cevap İsa Mesih’in Müjdesi’dir.
Düşünün: Kutsal Kitap’a uymayan ne gibi standartları benim- sediniz? Bunlar sizin kendinizi haksız yere eleştirmenize nasıl neden oldu? Bunların yerine, Tanrı’nın Sözü bu konuda neler söylüyor?
Düşünün: İsa’nın kilisesi, Filipililer 3:1-14’ü yalnızca Pavlus’un iman etme deneyimini anlamak için değil, temel bir Kutsal Kitap öğretisi olan imanla aklanmayı anlamak için de hayati bir metin olarak görmüştür. Kurtuluşa götüren doğruluğun (yasadan de- ğil) Tanrı’dan geldiğini, yalnızca Mesih’te bulunduğunu ve buna işlerle değil, sadece imanla kavuştuğunuzu kendinize hatırlat- mak için bu metni gözden geçirmeye vakit ayırın.
Harekete Geçin: Kendinize öfkeli olduğunuzu fark ettiğinizde, nedenini kendinize sorun. Öfkeniz yukarıdaki nedenlerin birinden kaynaklanıyor olabilir. Öfkenizin dayandığı temeldeki yanıl- gıyı tespit ettiğinizde, o yanılgıyı Müjde’nin gerçeğiyle düzeltin.