Kardeşine yüreğinde nefret beslemeyeceksin. Komşun günah işlerse onu uyaracaksın. Yoksa sen de günah işlemiş olursun. Öç almayacaksın. Halkından birine kin beslemeyeceksin. Komşunu kendin gibi seveceksin. RAB benim. (Lev. 19:17-18).
Bazılarımız öfkemizi iyi bir şekilde örtmeyi öğrenmişizdir. Onu sır gibi saklar, kimse görmesin ve kuşkulanmasın diye dışa vurmaktan kaçı- nırız. Bununla birlikte, açığa vurulan öfke gibi, gizlenen öfke de Tanrı’yı gücendirir, ilişkileri zedeler ve değiştirilmesi gerekir.
Dışarıdan denetleniyor gibi görünen ama içeride kaynayan öfke hak- kında Tanrı neler söylüyor? Levililer’deki yasada, Yeni Antlaşma’daki “birbirinizi” ayetleri gibi görünen çeşitli ilişkisel buyruklar vardır. Gizli öfkeyle ilgili iki yasaya bakalım.
1. Kardeşine yüreğinde nefret beslemeyeceksin. Levililer 19, tekrar ve tekrar gördüğümüz gerçekle uyum içindedir: Nefret yürekte başlar (4. günden Mat. 5:21-22’e ve 5. günden 1.Yu. 3:15’e bakın). Suçlulara bilgece ve gerekli bir uyarıda bulunmak yerine gizli hükümler veririz ve dışa vurma- dığımız azarları içimizde tutarız. İçimizde o insanlarla yüzleşiriz, onları suçlu ilan edip hapse atarız; dışarıdaysa toplumsal adaba uygun davranı- rız.
2. Kin beslemeyeceksin. Bu buyruk, “tutmak” ya da “biriktirmek” anlamına gelen tek bir İbranice fiildir. Kin beslediğimizde, suçluları ve suçlarını gözlerimizin önünde tutar ve kırgınlıklarımızın büyümesine izin veririz. Bu tutum, Rab’bin bize yönelik tutumuna tümden karşıttır: “Sürekli suçlamaz, öfkesini sonsuza dek sürdürmez” (Mez. 103:9). Tanrı halkına karşı kin beslemez. İsa’nın çarmıhtaki ölümünden dolayı Tanrı, öfkesini sürdürmez ve suçlarımızı gözünün önünde tutmaz.
Yüreklerimizde başkalarından nefret etmenin ve onlara karşı kin bes- lemenin çaresi nedir? İsa’nın ve elçilerinin sık sık tekrarladığı buyruktur: Komşunu kendin gibi sev. Elbette bu buyruk kendimizi sevme buyruğu değildir. Biz bunu zaten çok derin ve çok sık yerine getirmekteyiz. Bunun yerine, içgüdüsel olarak nasıl kendi çıkarımızı arıyorsak, başkalarını da öyle sevmeli ve onlara da öyle hizmet etmeliyiz.
Peki neden? 18. ayet bunu sade ama ciddi bir hatırlatmayla ilişkilendi- riyor: “RAB benim.” Rab’bin, antlaşmasına bağlı kalan Kralımız ve Kur- tarıcımız’ın varlığı, bizi sevgiyle itaate doğru yönlendirir.
Öfkemizi gizlediğimiz zamanlarda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey ne- dir? Rab’be yaklaşmak ve O’nu örnek almaktır. Bizden nefret etmeyen, bizi yürekten seven ve başkalarına karşı da yüreğimizde aynısını yapma- mız için bize buyruk ve güç veren O’dur. O’nu bu şekilde tanıyıp bilmemiz gerekir. Tanrı bize karşı kin beslemez, Mesih’te bizleri son bulmaz, tüken- mez zenginliklerine kavuşturur.
Düşünün: Kutsal Kitap’ta gizli öfkenin belki de en üzücü örneği Luka 15’te yer alır. Kaybolan oğlun dönüşüyle ilgili müjdeyi ve babanın bayram sevincini duyan yasacı büyük oğul, öfkelenerek eve girmeyi ve kutlamaya katılmayı reddetti (28. ayet). Bu öykü- yü Levililer’deki metinle, 1. Korintliler 13:5 ve Efesliler 4:26-27’le karşılaştırın.1
Düşünün: İsa’dan ötürü, Tanrı size karşı kin beslemiyor. Siz de aynısını yapmaya, Rab’be yaklaşmaya ve O’nu örnek almaya ha- zır mısınız?
Harekete Geçin: Öfkenizi gizlemek için ayartıldığınız zaman, konuşmanız gereken ilk kişi kendiniz ya da suçlu kişi değil, Tan- rı’dır. Hemen O’na yaklaşın. O’ndan o kişiye karşı size lütufkâr bir yürek ve ilişkinizde barışı kovalayan bir bilgelik vermesini dileyin.