224 kez okundu.
Hristiyanlar bu çağda adaletsizliği sindirmezler. Bizi sarsa bilse. İçimizde dürtülerini bulsak bile. Mesih’te sahici adaleti amaçlar ve bu uğurda eyleme geçeriz. İnsan öfkesi Tanrı’nın adaletini sağlayacakmış gibi (Yakup 1:20) veya düşmüş insanlar tam ve nihai adaleti gerçekleştirebilirmiş gibi davranmayız ama yine de, adaleti amaç biliriz.
Ancak Mesih’te, aynı zamanda tam ve nihai Adalet’in gelmekte olduğunu da biliriz. Beden almış Lütuf nasıl O’nda geldiyse, adalet de aynı şekilde O’nun geri dönüşüyle gelecektir.
Büyük Yargıç’ın Yüceliği
İsa’nın bizim savunucumuz olduğunu bilmek değerlidir (1. Yuhanna 2:1). İman sayesinde O bizim savunucumuzdur. Azımız bu yüceliğe yeterince kafa yormuştur. Bu günbegün üzerine düşünmeye ve zevk almaya değer bir gerçektir. Hristiyan inancının kalbinde yatmaktadır.
Ancak Müjdemiz yalnızca İsa’yı savunucumuz olarak onaylamaz. O aynı zamanda Yargıcımız’dır. Hatta, tüm yeryüzünün ve tüm tarihin tek Yargıcı’dır. Yakın bir günde, insan olan Mesih İsa Tanrı’nın yargı tahtında bizzat oturacak ve tüm insanlığı, tüm tarihi tam ve nihai olarak adaletle yargılayacak.
Mesih’in en büyük yüceliklerinden biri şu ki, Tanrı dünyayı O’nun aracılığıyla yargılayacaktır. Elçi Pavlus şöyle yazıyor: “Yaydığım Müjde’ye göre Tanrı’nın, insanları gizlice yaptıkları şeylerden ötürü İsa Mesih aracılığıyla yargılayacağı gün böyle olacaktır” (Romalılar 2:16).
Erken Dönemdeki Kilise Bunu Vaaz Etti
Tanrı’nın dünyayı İsa Mesih aracılığıyla yargılayacağı, yalnızca fark edilmesi gereken muazzam bir gerçeklik değil, aynı zamanda kucaklanması gereken bir yüceliktir. Sadece bir gerçek bilgi değildir; iyi haberdir. Erken dönemdeki kilise bu haberi yalnızca almadı; bunda sevinç buldu. Elçiler Adalet’in gelişini Mesih’in düşmanlarına bir uyarı olarak beyan ettiler ve O’nun halkındaysa bunu bir müjde olarak vaaz ettiler.
Petrus uluslara ilk kez Mesih’in mesajını bildirmek üzere ağzını açtığında, yalnızca Mesih’in ölümünü ve dirilişini veya tanıkları, “ölümden dirilmesinden sonra kendisiyle birlikte yiyip içen” kişileri anlatmıyor (Elçilerin İşleri 10:39-41). Ayrıca İsa’yla ilgili şunu söylüyor:
Tanrı tarafından ölülerle dirilerin Yargıcı olarak atanan kişinin kendisi olduğunu halka duyurmamızı, buna tanıklık etmemizi buyurdu (Elçilerin İşleri 10:42)
Hristiyanlar olarak, yalnızca “O’na inanan herkesin günahları O’nun adıyla bağışlanır” haberiyle sevinmiyoruz, aynı zamanda Mesih’in “Tanrı tarafından ölülerle dirilerin Yargıcı olarak atanan kişinin kendisi olduğunu” beyan ediyor ve O’nun bu yüceliğiyle sevinç buluyoruz.
Elçi Pavlus da, Atina’daki çarşıda iyi haberi duyururken, şöyle vaaz ediyor:[Tanrı] dünyayı, atadığı Kişi aracılığıyla adaletle yargılayacağı günü saptamıştır. Bu Kişi’yi ölümden diriltmekle bunun güvencesini herkese vermiştir. (Elçilerin İşleri 17:31)
Buna rağmen bizler bugün ne kadar sıklıkla Mesih’in Yargıç olarak sahip olduğu yücelik üzerinde duruyoruz? Basit yüreklerimiz ve akıllarımız Rab’bi yalnızca Kuzu olarak görmeye mi meyilli? O’nu yalnızca kendi boynunu bıçağa dayayan, tekrardan yaşama dönen (haleluya!) Kuzu olarak görüyor ve O’nun Tanrı’nın her şeye yeten gücüyle, dirileri ve ölüleri yargılamak üzere tekrardan gelmekte olduğunu unutuyor muyuz?
Adalet Getirmeye Geliyor
Mesih’in tüm ulusların Yargıcı olarak taşıdığı yücelik, Tanrı’nın ilk antlaşma halkına kadar dayanmaktadır. Harap olmuş ve düşmanlarla kuşatılmış bir durumdayken, bu halkın kendi tapınmalarında sürekli olarak dile getirdiği şey, Tanrı’nın “Gerçekten dünyayı yargılayan bir Tanrı” olduğuydu (Mezmurlar 58:11; 82:8). O yargılamaya geldiğinde, mazlumları kurtarmaya (Mezmurlar 76:9) ve küstahlara hak ettikleri cezayı vermeye gelecektir (Mezmurlar 94:1-2). İsrail’in çok ötesindeki Rab’dir ve “halkları adaletle” yargılayacaktır (Mezmurlar 67:4).
Özellikle 96. Mezmur (ve sonrasında bu mezmurun son dörtlüğünü vurgulayan 98. Mezmur), Yahve’yi tüm halkların yargıcı olarak övmektedir (Mezmurlar 96:10) ve 9. Mezmur’da olduğu gibi, Tanrı’nın tam bir ilahi kudretle halkların yargıcı olarak gelişiyle sonlanmaktadır:
Çünkü O geliyor!
Yeryüzünü yargılamaya geliyor.
Dünyayı adaletle,
Halkları kendi gerçeğiyle yönetecek. (Mezmurlar 96:13)
Yüzyıllar boyunca, Tanrı’nın sadık halkının yüce umudu Tanrı’nın yargıyla gelişi, kendi halkını kurtarıp öçlerini alması ve onlara saldırıp tehlike açmış olanlara adaletini uygulaması olmuştur. Tanrı’nın Peygamber Yoel aracılığıyla söylediği gibi,
Bütün ulusları toplayıp Yehoşafat Vadisi’ne indireceğim. Mirasım olan İsrail halkını uluslar arasına dağıttıkları ve ülkemi bölüştükleri için onları orada yargılayacağım. (Yoel 3:2)
Lütuf Geldi, Yargı Da Gelecek
Sonrasında Tanrı geldi. Ama halkının beklediği şekilde değil. Bir bebek olarak, beden alan Lütuf olarak geldi (Titus 2:11). Kuzeni Yahya’nın umutlarının tersine, baltayı (henüz) ağaca vurmaya değil, önce kendi halkının günahlarından başlayarak, günahları örtmek için canını vermeye ve sonrasında beklentilerin de ötesinde, diğer ulusların cezasını ertelemeye ve halkının düşmanlarına da sevgi sunmaya geldi. Ancak ilk gelişinde, tekrar geleceğinin vaadini verdi:
İnsanoğlu, Babası’nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir. (Matta 16:27)
İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak. (Matta 25:31-32)
İlk önce mahkûmiyet altındaki bir dünyaya kurtuluş sunmaya geldi. “Tanrı, Oğlu’nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O’nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi” (Yuhanna 3:17). Ancak yeniden, baltayı ağacın köküne vurmaya gelecektir. İlk önce ekmeye geldi. Sonrasında biçmeye gelecektir.
Hristiyan Müjdesi bize Mesih’in yüceliğini yalnızca egemenliği ve kurbanlığıyla sunmamakta, aynı zamanda O’nun nihai Yargıç olmasıyla da sunmaktadır. Bu sebeple, gelmekte olan bu Yargıç’ın özel beş yönünü tespit edebiliriz.
1. Yücelik içinde gelecek.
İlk ve en önemlisi, nihai Yargıç olarak ikinci geliş, Mesih’in yüceliğiyle ilgilidir.
Değindiğimiz üzere, “İnsanoğlu, Babası’nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir” (Matta 16:27) ve “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak” (Matta 25:31). Kendi görkemi içinde. Babasının görkemi içinde. “Melekleri” eşliğinde – “bütün melekleriyle.” Hiçbir göz bunu kaçırmayacak (Vahiy 1:7). Yeryüzünün hiçbir köşesi habersiz kalmayacak. Diğer her şey duracak. Diğer her arayış sonlanacak. Bildiğimiz bu dünyanın sonu olacak ve her göz O’nu, görkemi içinde görecek.
2. Herkes O’nun önünde duracak.
Ancak her göz yalnızca O’nu görmekle de kalmayacak. Herkes O’nun önünde duracak. “Herkes” İsa’yı görecek (Matta 16:27). Elçi Pavlus’un dediği gibi “herkes” (2. Korintliler 5:10). Üstelik yalnızca o anda yaşayanlar da değil, aynı zamanda “ölülerle diriler” de (Elçilerin İşleri 10:42; Romalılar 14:9; 2. Timoteos 4:1; 1. Petrus 4:5).
“Tanrı’nın yargı kürsüsü önüne hepimiz çıkacağız” (Romalılar 14:10). Peki tahtta kimin oturduğunu göreceğiz? “Dirilerle ölüleri yargılayacak olan Mesih İsa’yı” göreceğiz (2. Timoteos 4:1). “Hepimiz Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız” (2. Korintliler 5:10).
3. Deliceleri buğdaydan ayıracak.
Sonra, imanla O’nda olanlar için, yüce ve mükemmel bir ayrım olacak:
Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak. (Matta 25:32)
Bu ayrım etnik, siyasi, sınıfsal, eğitimsel veya dünyasal başarı ayrımı olmayacak. Bu yüce ve dehşet verici anda, kimliklere biçilen tüm maskeler kaldırılacak ve tek bir şey önemli olacak: Buğday mısınız, yoksa delice misiniz? Yargıç tarafından ilk gelişinde söylenmiş olduğu gibi: “Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler. Biçim vakti orakçılara, önce deliceleri toplayın diyeceğim, yakmak için demet yapın. Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun’” (Matta 13:30).
4. Her yanlışı düzeltecek.
İlk önce deliceler demet yapılacak ve yakılacak diyor. İşte o gün, adalet uğrundaki her adil yakarış cevaplanacak. Bu çağdaki adalet yakarışlarına verebileceğimiz cevaptan çok daha dolu ve nihai bir cevap olacak. Dirilmiş ve her şeye kadir olan Kuzu kendi mükemmel doğruluğu içerisinde hiçbir aşırılığa veya tavize kaçmadan, mükemmel adaleti uygularken, bizler ellerimizle ağzımızı kapatacağız.
Göklerdeki 24 ihtiyarın tapınarak söylediği gibi, O’nun “yeryüzünü mahvedenleri mahvetme” zamanı gelecek (Vahiy 11:18). Kötülere hak ettiği karşılığı verecek. Her anlaşmazlığı kapatacak: “RAB uluslar arasında yargıçlık edecek; birçok halkın arasındaki anlaşmazlıkları çözecek” (Yeşaya 2:4; Mika 4:3). Kim bilir günümüzde yargıçların ve mahkeme sistemlerinin sürekli olarak takılıp durduğu kaç tane çözülemeyen çatışma Yargıç’ın gelip her şeyi düzelteceği günü beklemektedir? Bizler de Adalet karşısında hayrete düşeceğiz.
5. Doğruları ödüllendirecek.
En sonundaysa, buğdayı ambarına toplayacak. Her hatayı düzeltmiş olarak, O’nun adıyla verilen her bir bardak soğuk suyu ödüllendirecek (Matta 10:42). İhtiyarların tapınarak söylediği gibi, kulları olan “peygamberleri, kutsalları, küçük olsun büyük olsun, [O’nun] adından korkanları ödüllendirme” zamanı gelecek (Vahiy 11:18). Doğruları, yani nihai anlamda iman sayesinde ancak aynı zamanda da Ruh’un yaşamı ölçüsünde doğru olanları ödüllendirecek.
Eli açık cömertliği, lütfu ve merhametiyle, halkına yalnızca “ambara” girişi değil, aynı zamanda yeni yer ve yeni gökyüzünü bol keseden sunacak. Burada doğruluk hüküm sürecek ama her şeyden öte, halkını “bedende” yapmış oldukları için ödüllendirecek (2. Korintliler 5:10). Pavlus’un kendi yarışının sonuna, ayrılık vaktine yaklaşırken yazmış olduğu gibi: “Bundan böyle doğruluk tacı benim için hazır duruyor. Adil yargıç olan Rab o gün bu tacı bana, yalnız bana değil, O’nun gelişini özlemle beklemiş olanların hepsine verecektir” (2. Timoteos 4:8). “Yalnız bana değil” diyor Pavlus, “O’nun gelişini özlemle beklemiş olanların hepsine.”
Nihai Yargıç Karşısında Hayranlık
O büyük günde, kendi gözlerimizle görecek ve O’nun yüce merhametinin etkilerini imanla tümüyle hissedeceğiz: Savunucumuz nihai Yargıç olarak üstünlükle belirecek ve Tanrı-insan olarak tüm yüceliklerini nihai olarak tamamlayacak.
O yalnızca başlangıçta var olmakla (Yuhanna 1:1), her şeyi kendi aracılığıyla yaratmakla (Yuhanna 1:3; Koloseliler 1:16), İbrahim’den önce var olmakla (Yuhanna 8:58), Mısır’dan bir halk çıkarmakla (Yahuda 1:5), onlara çölde su vermekle (1. Korintliler 10:4), Yeşaya’ya görünmekle (Yuhanna 12:41), bizden biri olup belirtiler ve harikalar gerçekleştirmekle (Elçilerin İşleri 2:22; 10:38) ve her şeyi iyi yapmakla (Markos 7:37), Kuzu olarak halkının günahları için boynunu bıçağa dayamakla, Tanrı’nın sağına yükselmekle, Ruhu’nu dökmekle ve cennet tahtından gökte ve yeryüzündeki tüm yetkiyle kilise çağına hükmetmekle kalmadı, aynı zamanda dünyayı yargılamak için geri geliyor.
Sonunda, kardeşimiz, Tanrı-insan, “adil yargıç” (2. Timoteos 4:8) olan Mesih’in, Tanrı olarak yüceltilmiş insan bedeninde sahip olduğu kendi bilgeliği, paklığı ve kudreti içerisinde tüm ulusları, tarihi ve herkesi yargılamaya gelişindeki görkemi karşısında, hayranlık duyacağız. Baba niçin “bütün yargılama işini Oğul’a” vererek bunu yapıyor? (Yuhanna 5:22). “Öyle ki, herkes Baba’yı onurlandırdığı gibi Oğul’u onurlandırsın” (Yuhanna 5:23).
Bu kötü dünyamızda, Adalet’in, tam ve nihai, mükemmel ve kusursuz adaletin geliyor olduğu iyi bir haberdir. Adı Yeşua’dır. O’na sığınmak ne tatlıdır!
Yazar: DAVID MATHIS
KAYNAKÇA:
Adalet Geliyor: Dünyanın Yargıcı Olarak Mesih’in Görkemi